Marmara Denizi, Türkiye'nin en çok nüfus barındıran bölgelerinden biri ve doğal güzellikleriyle ünlü bir alandır. Ancak, bu güzel deniz, geçtiğimiz günlerde 3 büyüklüğünde bir depremle sarsıldı. Depremin merkez üssünün Marmara Denizi olduğu ifade edilirken, kısa süreli paniğe yol açan bu durumun olası etkileri ve halkın tepkileri gündemdeki yerini aldı. İşte detaylar...
21 Ekim 2023 tarihinde, Marmara Denizi'nin açıklarında meydana gelen 3 büyüklüğündeki deprem, saat 14:45 sularında kaydedildi. Depremin derinliği ise 10 kilometre olarak belirlendi. Kandilli Rasathanesi ve Boğaziçi Üniversitesi'nden yapılan açıklamalara göre, depremin merkez üssü Erdek yakınları olarak tespit edildi. Yerel saatle meydana gelen bu sarsıntı, çevre illerde de hissedildi. Özellikle İstanbul, Bursa ve Çanakkale gibi büyük şehirlerde yaşayan halk, depremin etkisini hissetti. Başta insanların ilk tepkisi korku ve şaşkınlık oldu. Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar da durumun ciddiyetini gözler önüne serdi.
Deprem sonrası halkın tepkileri oldukça çeşitliydi. Kimisi hemen sokağa çıkarken, bazıları evlerde güvenli bölgelerde kendilerini koruma almaya çalıştı. İstanbul'daki bazı apartmanlarda insanlar merdivenlerden inip dışarıya çıkarken, diğer yandan birkaç vatandaş balkonlara çıkarak durumu takip etti. Yerel yönetimler, depremin ardından acil durum ekiplerini hemen devreye sokarak halkın güvende olduğundan emin olmak için çalışmalara başladı. İtfaiye ve sağlık ekipleri, kritik binalarda olası bir hasar olup olmadığını kontrol etmek üzere aniden harekete geçti. Sosyal medyada da birçok kullanıcı, deprem anında yaşadıklarını anbean paylaştı.
Ayrıca, yaşanan bu deprem, Türkiye'nin yaklaşık 20 yıldır büyük bir depreme hazırlık süreçlerini yoğun bir şekilde yürüttüğünü yeniden hatırlattı. Uzmanlar, Türkiye'nin büyük bir deprem kuşağında yer aldığını belirterek, vatandaşların depreme karşı hazırlıklı olmaları gerektiğinin altını çiziyor. Ancak bu gibi küçük sarsıntılar, halkın duyarsızlığını artırabiliyor. Deprem Bilgilendirme Derneği, bu tür durumların sıklığını göz önünde bulundurarak halkı bilinçlendirmek için çeşitli seminerler düzenleyeceğini açıkladı. Önümüzdeki günlerde yapılacak olan bu seminerlerde, olası bir büyük depremde nasıl hareket edilmesi gerektiği ve deprem anında alınması gereken önlemler üzerinde durulacak.
Bunun yanı sıra yerel medyada verilen bilgilere göre, büyük Şehir Belediyesi'nin afet ve acil durum yönetimi ekipleri, deprem sonrası kriz masası oluşturdu. Halkın kaygılarını gidermek ve bilgi akışını sağlamak amacıyla sosyal medya platformlarından da aktif olarak bilgilendirme yaptıkları öğrenildi. Bu tür önlemler, yalnızca depremin etkilerini azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda halkın güvenini pekiştirecek adımlar olarak değerlendiriliyor.
Marmara Denizi'nde yaşanan bu deprem, seismik olayların salt bir doğal olgu değil, aynı zamanda halk sağlığı ve güvenliği ile ilgili sorunları da beraberinde getirdiğini gösteriyor. Uzmanlar, bu tür olayların, Türkiye'nin deprem ile olan ilişkisini sorgulamak ve hazırlıklarını gözden geçirmek için bir fırsat olduğunu belirtiyor. Depremin büyüklüğü ve etkileri, kısa süreli bir paniğe neden olsa da, belki de daha büyük tehlikelerin habercisi. Bu yüzden herkesin depreme karşı bilinçli olması ve gerekli önlemleri alması büyük önem taşıyor.
Böylece, Marmara Denizi'ndeki bu 3 büyüklüğündeki deprem, hem Kent dinamikleri hem de bireylerin güvenliğini sağlamak adına önemli bir hatırlatma oldu. Gelecek günlerde yapılacak olan bilimsel çalışmalara ve ulusal projelere dikkat çekerek, deprem konusundaki farkındalığı artırmak gereği ise bir kez daha ortaya çıktı. Türkiye’nin deprem gerçeği ile yüzleşmesi, bu tür küçük depremlerle ilgili yaşanan deneyimlerin nasıl değerlendirileceği ile doğrudan bağlantılı görünüyor.