Klinik psikolog Dr. Meltem Yıldırım, bireylerin sorumluluklarını yerine getirmekten kaçma eğilimi ve bunun altında yatan psikolojik dinamikler üzerine dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu. Özellikle, modern yaşamın getirdiği stres ve baskılar nedeniyle bireylerin birçok durumda kendi iç sorunlarından kaçma yolu olarak sorumluluklarını ertelediğini belirtti. Dr. Yıldırım'a göre, bu durum hem bireyin psikolojik sağlığına zarar veriyor hem de sosyal ilişkilerinde olumsuz sonuçlar doğuruyor. Peki, bu kaçışın nedenleri neler? Kendi içsel sorunlarımızdan kaçarken, hayatımızda ne tür değişimlere açık olmalıyız? İşte detaylar.
Günümüzde birçok kişi, günlük yaşamın zorlukları ve sorumlulukları karşısında baskı hissetmekte. Dr. Yıldırım, bu noktada, bireylerin sorumluluk algısını araştırmak gerektiğinin altını çiziyor. "Bireyler, üzerine düşen görevleri yerine getirmekte zorlanıyor ve bu zorluğun üstesinden gelmek yerine, kaçmayı tercih ediyorlar" diyor. Özellikle iş hayatında ve aile ilişkilerinde sorumluluk almak, birçok kişi için stres kaynağı haline gelebiliyor. Bu durumun altında yatan nedenler arasında ise, düşük öz güven, geçmişte yaşanan olumsuz deneyimler ve özgüvensizlik gibi psikolojik faktörler yer alıyor. İşe ve sosyal hayata karşı duyulan kaygı, bireyleri sorumluluklarını yerine getirmekten alıkoyarak onları içe dönük bir yapıya itiyor.
Kendi içlerine dönmek, bireyler için zorlayıcı bir süreç olabilir. Dr. Yıldırım'a göre, bireyler çoğunlukla kendileriyle yüzleşmekten kaçıyorlar. "Kendilikten kaçış, bireylerin ruhsal olarak daha da kötü bir duruma düşmelerine neden olabiliyor. Kendi içsel sorunlarımızı çözmeden, hayatımızda sağlıklı bir denge kuramıyorsak, sorumluluklarımızı yerine getirmekte zorlanırız" şeklinde konuşuyor. Özellikle bireyler, kendilerini rahatsız eden sorunları inkâr etme veya erteleme yoluna giderek, çözüm aramak yerine daha çok çıkmaza girmektedirler. İçsel huzursuzluklar, bireylerin yaşam kalitelerini düşürmekle kalmayıp, sosyal çevreleriyle olan ilişkilerini de zedelemektedir. Bu nedenle, kendine zaman ayırmak, içsel sorunlarla yüzleşmek ve profesyonel destek almak, bireylerin bu dair durumları aşmaları için oldukça önemli.
Dr. Yıldırım, bu noktada önemli tavsiyelerde bulunuyor: “Kendi sınırlarımızı tanımak, ayrıca hayatın getirdiği zorluklara karşı cesur bir tutum sergilemek, bu sürecin başarısında kritik öneme sahiptir. Sorumluluk almaktan kaçmak, bizi kısa vadede rahatlatabilir ancak uzun vadede psikolojik sağlık üzerinde olumsuz etkiler yaratır.” Bu bağlamda, bireylerin psikolojik destek almaktan çekinmemeleri ve yaşadıkları zorlukları açıkça ifade edebilmeleri gerekiyor. Kendi içsel dünyamızla barışık olmak, sağlıklı ilişkiler kurmanın ve sorumluluklarımızı yerine getirmenin ön şartıdır.
Sonuç olarak, bireylerin sorumluluklarının bilincinde olmaları, kendileriyle yüzleşmekten kaçmamaları ve profesyonel destek almaları, hayatlarındaki dengeyi yeniden kurmalarına yardımcı olacaktır. Dr. Yıldırım, toplumun zihin sağlığı konusundaki farkındalığını artırmanın önemine de vurgu yaparak, “Herkesin psikolojik sağlık konusunu açıkça konuşabilmesi ve destek alabilmesi için sahada daha fazla insan yan yana gelmeli” şeklinde konuştu. Sonuç olarak, zihin sağlığına verilen önem arttıkça, sorumluluklarımızla yüzleşme ve kendimizle barışıklık sağlama konusunda daha ileri adımlar atabiliriz.
Kazandığımız bu anlayış ile, yaşamımızda daha pozitif ve etkin bir şekilde sorumluluk alabilir, kendimizle ve çevremizle olan ilişkilerimizi güçlendirebiliriz. Aksi takdirde, sadece kaçış yollarına odaklanmak, bir gün bu kaçışın nasıl bir yük haline dönüştüğünü fark etmemizi engelleyecektir. Zaman kaybetmeden kendinize bir şans verin ve sorumluluklarınızı liyakatle yerine getirin. Unutmayın, sağlıklı bir zihin, sağlıklı bir yaşamın kapılarını aralar.