Bayramlar, sevdiklerimizle bir araya gelip mutluluğu paylaştığımız özel günlerdir. Ancak, Dilan’ın yaşadığı korkunç olay, bu tip bayramların nasıl kabusa dönüşebileceğinin çarpıcı bir örneği oldu. Dilan, kocası tarafından katledildiği an, ailesinin ve komşularının mutlulukla karşıladığı bayram coşkusunu acıya sürükledi. Bu trajik olay, sadece Dilan’ın ailesini değil, tüm mahalleyi derinden sarstı. Olayın detayları ve ardından yaşananlar ise herkesin yüreğini dağladı.
25 Eylül 2023 tarihinde, tüm Türkiye bayram sevincini paylaşmak için toplandı. Ancak, Dilan’ın evi, bayram şenliği yerine bir suç mahalline dönüştü. İddiaya göre, Dilan’ın kocası, bayram sabahı evde çıkan bir tartışma sonrası kendisini kaybederek eşini katletti. Komşuları, bayramın başından itibaren evde sıradan bir huzursuzluğun olduğunu belirtirken, bu durumun daha sonra nelere yol açabileceğini tahmin edemediler. Olayın ardındaki motivasyon hâlâ belirsizliğini koruyor, ancak bazı tanıklar Dilan’ın kocasının uzun süredir psikolojik sorunlar yaşadığını öne sürdü. Olay sonrasında bölge sakinleri, yerel güvenlik güçlerine haber vererek, Dilan’ın kanlar içinde yere yığılmış halini gördüklerinde yaşadıkları korkuyu dile getirdiler. Dilan’ın kocasının ise olay yerinden kaçtığı belirtildi.
Olayın ardından işlenen bu vahşet, hem sosyal medyada hem de yerel halk arasında büyük bir yankı uyandırdı. Kadına şiddetle mücadele eden sivil toplum kuruluşları, Dilan’ın vahşice katledilmesini kınadı ve toplumun bu tür olaylara karşı duyarlı olması gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin birçok ilinde, Dilan’ın ölümü üzerine protestolar düzenlendi. Gerek bireysel gerekse toplu eylem yapan gruplar, kadınların yaşam hakkına sahip çıkılması ve katillere gerekli hukuksal süreçlerin işletilmesi için çağrıda bulundular. Dilan’ın ailesi, çocuklarına bırakılan bu derin yaradan dolayı, adalet isteyen seslerini duyurmaya çalıştı. Dilan için düzenlenen anma etkinliklerinde, kadın cinayetlerine karşı farkındalık oluşturmak amacıyla pankartlar açıldı ve etkinlikler gerçekleştirildi. Olay sadece Dilan'ın ailesinin değil, tüm toplumu derinden etkileyen bir trajedi olarak kayıtlara geçti.
Toplum olarak, Dilan gibi birçok kadının yaşadığı veya yaşamış olduğu benzeri olaylara duyarsız kalmamak gerektiği bir kez daha anlaşıldı. Dilan’ın hayatla dolu olması, bayram gibi özel bir günde böyle bir kaza kurşununa maruz kalması, acı bir gerçeklik olarak zihinlerde yer etti. Bu tür olayların önlenmesi adına farkındalık artırmak, eğitimlerde cinsiyet eşitliğine yönelik çalışmalar yapmak ve kadına şiddete karşı yasal düzenlemeleri geliştirmek büyük önem taşıyor. Dilan'ın hayatı, modern Türkiye’de kadınların karşılaştığı tehlikeler ve bu tehlikelerle başa çıkma yöntemlerinin tartışılması gerektiğini acı bir şekilde hatırlatıyor.
Son olarak, Dilan’ın katili hala yakalanmamışken, toplumun bu başta durumu kabullenmesi, alışkanlık haline getirmesi veya her seferinde bir umutsuzluk duyması yerine, güçlenerek hareket etmesi gerektiği net bir mesaj olarak karşımıza çıkıyor. Dilan'ın hikayesi, sesini çıkartamayanların sesi olmak ve adalet arayışında bir dönüm noktası olabilir. Kadına şiddetle mücadelenin önemini bir kez daha hatırlatan bu durum, herkesin sorumluluğunda bir noktada birleşmesini ve dayanışma içinde olmasını gerektiriyor.